I have to act now. <----> Şimdi hareket etmek zorundayım.
It is just an act. <----> O sadece bir eylemdir.
Try to act normal. <----> Normal davranmaya çalış.
That’s a class act. <----> O, bir sınıf eylemidir.
Tom has to act now. <----> Tom artık harekete geçmek zorunda.
Tom is a class act. <----> Tom etkileyici bir kimse.
Try to act natural. <----> Doğal davranmaya çalış.
We have to act now. <----> Şimdi harekete geçmeliyiz.
Acids act on metals. <----> Asidler metalleri etkiler.
Don’t act like that. <----> Öyle davranma.
Don’t act surprised. <----> Şaşırmış gibi davranma.
How else can he act? <----> O, başka nasıl davranabilir?
I tried to act cool. <----> Havalı davranmaya çalıştım.
Try to act your age. <----> Yaşına göre hareket etmeye çalış.
We have to act fast. <----> Hızlı hareket etmek zorundayız.
We must act at once. <----> Derhal harekete geçmeliyiz.
We must act quickly. <----> Çabuk hareket etmeliyiz.
We need to act fast. <----> Hızlı davranmamız gerek.
I had to act at once. <----> Hemen hareket etmek zorunda kaldım.
I had to act quickly. <----> Çabuk hareket etmek zorunda kaldım.
It is a childish act. <----> O, çocukça bir harekettir.
It’s now time to act. <----> Şimdi hareket etme zamanı.
It’s time to act now. <----> Şimdi hareket zamanı.
Think before you act. <----> Hareket etmeden önce düşünün.
Tom didn’t act alone. <----> Tom tek başına hareket etmedi.
Don’t act like a jerk. <----> Bir ahmak gibi davranma.
Don’t act so innocent. <----> Çok masum hareket etme.
Get your act together. <----> İşleri daha etkili çözebilmek için faaliyetlerini daha iyi düzenle.
Get your act together. <----> İlerleme kaydetmek için faaliyetlerini organize et, sıraya koy, düzenle.
Tom tried to act cool. <----> Tom sakin davranmaya çalıştı.
We should act quickly. <----> Çabuk hareket etmemiz gerekiyor.
We’ve got to act fast. <----> Biz hızlı hareket etmek zorundayız.
Don’t act like a child. <----> Bir çocuk gibi davranma.
I know how to act cool. <----> Nasıl havalı davranacağımı biliyorum.
I tried to act natural. <----> Doğal davranmaya çalıştım.
Now is the time to act. <----> Şimdi harekete geçme zamanı.
Stop putting on an act. <----> Hava atmayı bırak.
We have to act quickly. <----> Çabuk hareket etmeliyiz.
We need to act quickly. <----> Çabuk olmamız gerekir.
We’ll have to act fast. <----> Hızlı hareket etmek zorunda kalacağız.
Animals act on instinct. <----> Hayvanlar içgüdüsel olarak hareket eder.
Arson is a criminal act. <----> Kundaklama cezai bir suçtur.
Congress refused to act. <----> Kongre eylemi reddetti.
I’ll act on your advice. <----> Tavsiyeniz üzerine hareket edeceğim.
They didn’t act quickly. <----> Onlar çabuk hareket etmedi.
Tom tried to act casual. <----> Tom rahat hareket etmeye çalıştı.
I tried to act impressed. <----> Etkilenmiş davranmaya çalıştım.
It was an act of courage. <----> Bu bir cesaret eylemiydi.
We needed to act quickly. <----> Hızlı hareket etmemiz gerekti.
You must act more wisely. <----> Daha akıllıca hareket etmelisin.
I will act on your advice. <----> Tavsiyene göre davranacağım.
Many people act like that. <----> Birçok kişi öyle davranır.
Who will act as spokesman? <----> Kim sözcülük yapacak?
Don’t act like you know me. <----> Beni tanıyormuş gibi davranma.
Her crying was just an act. <----> Onun ağlaması sadece bir roldü.
Suicide is a desperate act. <----> İntihar umutsuz bir eylemdir.
You should act more calmly. <----> Daha sakin hareket etmelisin.
He committed an illegal act. <----> O, yasa dışı bir eylem yaptı.
I’ll act as a guide for you. <----> Ben sizin için bir kılavuz olarak hareket edeceğim.
Think globally, act locally. <----> Küresel olarak düşün, yerel olarak hareket et.
Tom is trying to act casual. <----> Tom rahat hareket etmeye çalışıyor.
Tom is trying to act casual. <----> Tom rahat davranmaya çalışıyor.
You shouldn’t act selfishly. <----> Bencilce hareket etmemelisin.
Don’t act like a know-it-all. <----> Her şeyi biliyormuşsun gibi davranma.
Does the medicine act quickly? <----> İlaç çabuk etki eder mi?
Don’t act like you don’t care. <----> Umurunda değil gibi hareket etme.
He does a kind act once a day. <----> Günde bir kez nazik bir harekette bulunur.
Tom didn’t act quickly enough. <----> Tom yeterince hızlı hareket etmedi.
Tom doesn’t act like a leader. <----> Tom bir lider gibi davranmaz.
Tom, however, can’t act alone. <----> Ancak Tom tek başına hareket edemez.
We can’t act without thinking. <----> Düşünmeden hareket edemeyiz.
You have to act like an adult. <----> Bir yetişkin gibi davranmak zorundasın.
You have to act like an adult. <----> Bir yetişkin gibi davranman gerekiyor.
You have to act like an adult. <----> Bir yetişkin gibi hareket etmen gerekiyor.
You’re grown men. act like it. <----> Siz yetişkin insanlarsınız. Öyle hareket edin.
I’d better get my act together. <----> Elimi çabuk tutsam iyi olur.
Just act like nothing happened. <----> Sadece hiçbir şey olmamış gibi hareket et.
Think globally but act locally. <----> Küresel düşünün ama yerel olarak hareket et.
This wasn’t an intentional act. <----> Bu kasıtlı bir davranış değildi.
Tom doesn’t act like a teacher. <----> Tom bir öğretmen gibi davranmıyor.
Let’s act like we’re foreigners. <----> Hadi biz yabancıymışız gibi rol yapalım.
Some people don’t act their age. <----> Bazı insanlar yaşına uygun davranmazlar.
The thief was caught in the act. <----> Hırsız suçüstü yakalandı.
The third act is about to begin. <----> Üçüncü sahne başlamak üzere.
We’ve got to be prepared to act. <----> Biz hareket etmek için hazırlanmak zorundayız.
Suicide is an act of desperation. <----> İntihar çaresizlik davranışıdır.
Tom didn’t act like a normal boy. <----> Tom normal bir çocuk gibi hareket etmedi.
I’ve never seen Tom act like that. <----> Tom’un böyle davrandığını hiç görmedim.
It’s considered an aggressive act. <----> Agresif bir davranış olarak kabul edilir.
Don’t act like you know everything. <----> Her şeyi biliyormuşsun gibi davranma.
Don’t act like you know everything. <----> Her şeyi biliyormuş gibi davranma.
People don’t always act rationally. <----> İnsanlar her zaman mantıklı bir biçimde hareket etmezler.
We shouldn’t act surprised, though. <----> Yine de şaşırmış davranmamamız gerekir.
You had better act upon his advice. <----> Onun nasihatına göre davransan iyi olur.
Children want to act like grown-ups. <----> Çocuklar yetişkinler gibi davranmak isterler.
In an emergency, do you act quickly? <----> Acil bir durumda, hızlı davranır mısınız?
Just act as if nothing has happened. <----> Sadece hiçbir şey olmamış gibi davran.
My uncle had me act as a translator. <----> Amcam beni bir çevirmen olarak hareket ettirdi.
My uncle had me act as a translator. <----> Amcam beni bir tercüman gibi kullandı.
A wise man would not act in that way. <----> Akıllı bir adam bu şekilde hareket etmezdi.
He was caught in the act of stealing. <----> Hırsızlık yaparken yakalandı.
I’ve never seen my cat act like that. <----> Kedimin böyle davrandığını hiç görmedim.
Some said his raid was an act of war. <----> Bazıları onun baskınının bir savaş eylemi olduğunu söyledi.
Either you act now or you get nothing. <----> Ya şimdi hareket et ya da havanı alırsın.
I would act differently in your place. <----> Senin yerinde olsam, farklı hareket ederim.
People act without thinking sometimes. <----> İnsanlar bazen düşünmeden hareket ederler.
He appears brave, but it’s just an act. <----> O cesur görünüyor fakat o sadece bir davranış.
Public pressure forced the army to act. <----> Kamuoyu baskısı orduyu hareket etmesi için zorladı.
You don’t act like you want to be here. <----> Burada olmak istediğin gibi hareket etme.
And so, they decided to act immediately. <----> Ve böylece, onlar hemen harekete geçmeye karar verdiler.
It is imperative for you to act at once. <----> Derhal hareket etmen zorunludur.
Tom tried to act like nothing was wrong. <----> Tom hiçbir şey yanlış değilmiş gibi davranmaya çalıştı.
Animals act according to their instincts. <----> Hayvanlar içgüdülerine göre hareket ederler.
Don’t act like you don’t know what I mean. <----> Ne demek istediğimi bilmiyor gibi davranma.
He was caught in the act of pickpocketing. <----> O, yankesicilik eyleminde yakalandı.
Helping a blind man is an act of kindness. <----> Kör bir adama yardım etmek bir nezaket eylemidir.
I had never seen Tom act like that before. <----> Tom’un daha önce öyle davrandığını hiç görmemiştim.
The next act is worth sticking around for. <----> Bir sonraki oyun kalmaya değer.
You must act according to your principles. <----> İlkelerine göre hareket etmelisin.
You must act in accordance with the rules. <----> Kurallara uygun davranmalısın.
At last, the day has arrived for us to act. <----> Sonunda, harekete geçeceğimiz gün geldi.
Don’t act like you don’t know how to dance. <----> Nasıl dans edeceğini bilmiyormuş gibi davranma.
Don’t act like you don’t know what’s wrong. <----> Neyin yanlış olduğunu bilmiyorsun gibi davranma.
Just try to act as if nothing has happened. <----> Sadece hiçbir şey olmamış gibi davranmaya çalış.
Tom appointed Mary to act as his assistant. <----> Tom Mary’yi onun asistanı olarak çalışması için atadı.
Don’t act like you didn’t hear the question. <----> Soruyu duymamış gibi davranmayın.
I didn’t care for the third act of the play. <----> Oyunun üçüncü perdesinden hoşlanmadım.
No one has the right to tell you how to act. <----> Hiç kimsenin sana nasıl davranacağını söylemeye hakkı yok.
Isn’t there any way to predict how he’ll act? <----> Onun nasıl davranacağını tahmin etmenin bir yolu yok mu?
They saw it as the brave act of a strong man. <----> Onlar onu güçlü bir erkeğin cesur hareketi olarak gördüler.
We can’t just act as if nothing has happened. <----> Sadece hiçbir şey olmamış gibi hareket edemezsin.
If you’re going to act like that, I’m leaving. <----> Öyle davranacaksan ben gidiyorum.
The police arrested the pickpocket in the act. <----> Polis yankesiciyi suçüstünde yakaladı.
Don’t act like you don’t know what’s happening. <----> Ne olduğunu bilmiyormuş gibi davranma.
If you act like that, he’ll think you hate him. <----> Eğer böyle davranırsan o senin ondan nefret ettiğini düşünür.
In 1862, Congress had passed the Homestead act. <----> 1862’de Kongre Homstead Yasasını geçirmişti.
It was hard for me to act pleasantly to others. <----> Başkalarına güzel bir şekilde davranmak benim için çok zordu.
Tom didn’t act like he really wanted to be here. <----> Tom gerçekten burada olmak istermiş gibi davranmadı.
Tom doesn’t really act like a thirteen-year-old. <----> Tom gerçekten on üç yaşındaymış gibi davranmıyor.
SOPA is an acronym for the Stop Online Piracy act. <----> SOPA, Stop Online Piracy act‘in baş harflerinden oluşan bir kısaltmadır.
Now that you have made your decision, you must act. <----> Madem ki bir karar verdin, uygulamalısın.
Tom doesn’t act like the typical college professor. <----> Tom tipik bir üniversite profesörü gibi davranmaz.
His brazen act of defiance almost cost him his life. <----> Onun yüzsüzce meydan okuma hareketi neredeyse hayatına mal oluyordu.
They have the right and power to act on their ideas. <----> Onlar kendi fikirlerinde hareket etme hakkına ve gücüne sahiptir.
Don’t act like you don’t know what I’m talking about. <----> Neden bahsettiğimi bilmiyormuş gibi davranma.
If you act like a child, you will be treated as such. <----> Bir çocuk gibi davranırsan öyle davranılırsın.
In 1764, the British Parliament approved the Sugar act. <----> İngiliz Parlamentosu 1764 yılında Şeker Yasasını onayladı.
If you act like a child, you’ll be treated like a child. <----> Eğer bir çocuk gibi hareket edersen bir çocuk gibi davranılırsın.
You are old enough to know better than to act like that. <----> Öyle davranılmayacağını bilecek yaştasın.
You shouldn’t allow your son to act like a selfish brat. <----> Oğlunun bencil bir çocuk gibi davranmasına izin vermemelisin.
It is an act of cruelty to lock a small child in his room. <----> Küçük bir çocuğu odasına kilitlemek bir zulüm hareketidir.
Tom didn’t act like he’d even heard about what had happened. <----> Tom bile olanları duymuş gibi hareket etmedi.
Kindergarten children act better than Tom and his friends do. <----> Anaokulu çocukları Tom ve arkadaşlarının yaptığından daha iyi hareket eder.
We risk losing control of the situation if we don’t act quickly. <----> Eğer çabuk hareket etmezsek durumun kontrolünü kaybetmeyi göze alırız.
Tom and Mary just got married, but they don’t act like newlyweds. <----> Tom ve Mary yeni evlendi ama onlar yeni evlenmiş gibi davranmıyorlar.
It is an act of treason to sell military secrets to your country’s enemies. <----> Askeri sırları ülkenin düşmanlarına satmak vatan hainliğidir.
It’s hard to be a woman. One must think like a man, act like a lady, look like a girl, and work like a horse. <----> Kadın olmak zordur. Erkek gibi düşünmeyi, hanımefendi gibi davranmayı, genç kız gibi görünmeyi ve de eşek gibi çalışmayı gerektirir.